AİLELER VE ENGELLİLER
Hepimizin bir ailesi ve yaşadığı bir ortam vardır. Bilindiği üzere ailen küçük sosyal topluluk tanımlana gelmiştir. Hal böyle olunca her insan gibi birtakım sorunlarımızı ilk önce ailelerimizle paylaşırız.
Sevinçlerimizi en mutlu ve en üzüntülü günlerimizi ailelerimizle paylaşırız.
Ama biz engellilerin sorunları aile içerisinde biraz fazla yaşanır.Sebebine gelince engellinin doğumuyla birlikte engellinin ve ailesinin sorunu başlar.Aile için engelli olağan dışı bir şey gibi gelir.Kabullenmesi ve engelliye nasıl davranacağı başlı başına anne ve babanın önünde bir sorun olarak durmaktadır.Ebeveyn sudan çıkmış balığa dönmüştür.Engelliyi bir insan olarak kabullenebilmesi başlı başına bir sorundur.Bu sorunu nasıl aşacaktır.Yanında yardımcı olacak hiç kimse yoktur.Kendisini yalnız ve çaresiz hisseder.
Hani biz devleti tanımlarken sosyal ve hukuk demokratik devlet diye tanımlarız ya;ama yukarıda anlattığım şu sorunda devleti yanınızda göremezsiniz.
Aile kendisini yalnız hisseder yanında kendisine yardımcı olacak, ne sosyal hizmet uzmanı , özel eğitim uzmanı ne de psikolog vardır.Doktor aileye sağlık yönünden gerekli bilgiyi verir ama olayın sosyal boyutu hep unutulur.
Aile ilk anda şok olmuştur. Bu şoku atlatması için yanında hiç kimse yoktur.
İşte sosyal devlet anlayışında engellinin hamileliğinden ve doğumuna kadar ki ilk evrede devletin hiçbir ücret talep etmeden bu yukarıda bahsettiğimiz görevlilerle birlikte aileye bir program dahilin de terapi seansları yapmasının faydalı olacağına inanıyorum.
Şimdi bazılarımız efendim her hastane de sosyal hizmet uzmanı,psikolog var ya diyecektir birileri.Vardır ama bir kişi nereye yeter.
Bu konunun bir program dahilinde olayın ilk ortaya çıktığı andan itibaren belli bir program ve takip çerçevesinde ele alınıp yardımcı olunması gerekmektedir.
Nasıl anne çocuğunu doğurduğu andan itibaren ebeler evlere kadar gelerek belli bir program dahilinde çocuk ve anne ile ilgileniyorsa aynı ekibin içerisinde bir psikolog, sosyal hizmet uzmanı, özel eğitim uzmanı olsa engellilerin ve ailesinin bu sorunu çözülme yoluna giremez mi?
Şimdi birileri diyeçektir ki “Efendim engelli ailesine şu kadar bakım parası ödüyoruz.Gitsin kendisi çözsün..”
Parayı vermek sorunu çözdü mü?
Hayır sorunu örtü ve öteledi?
Devlet sorunları ötelemez çözüm üretir,takip eder.
Sorunları zamanında çözmediğiniz zaman o sorun yumak olur büyür daha büyük sorunlar ve dağ olur.
Devlet olarak özürlü ailesinin sürekli danışıp yanın da görebileceği ;nasıl ana sağlık merkezleri birimleri var ise engelli ve ailesi ile bağ kurabilecek engelli sağlık birimlerini ve merkezlerini kurulmasında yarar olacağını sanıyorum.
Engelli ailesinin vereceğiniz bakım parası sorunu sosyal boyutunu çözmez engelli ve ailesini baş başa bırakır.engelli ve arasındaki sorunlar giderek büyür.
Benim hükümete,muhalefet partilerine bir önerim var.
Sosyal güvenlik yasası görüşülüyor iken benim yukarıdaki sorunu çözümü için yasal alt yapısını oluşturmak için önerge veriniz.
Daha yasa çıkmadan bir sorunu çözmüş olalım.
Olmaz mı?
Şimdilik bu kadar.
Haftaya aynı konuya devam edeceğiz.
TEPKİSİZ TOPLUM ETKİSİZ TOPLUMDUR.

AİLELER VE ENGELLİLER(2)
Geçtiğimiz hafta engelinin ve ailesinin doğduğu andan itibaren yaşadıkları sorunları kısaca irdelemeye çalıştık.
Tabiî ki sorunlarımız bu kadarla kalmıyor.Doğan bu çocuğun büyümesi ,okuması ,iş bulması her yaşayan insanın karşılaştığı sorunları aynen bir fazlasıyla karşılaşıyor ve yaşıyor.
Çocuk doğduğu andan itibaren çocuğun sağlık kontrollerinin sürekli yapılması gerekiyor. Sağlık problemlerinin çözülmesi için ailenin sürekli devlet tarafından takibinin yapılması gerekmektedir. Bu hizmetler yapılırken parasız ve sürekli olmasında fayda vardır.
Engelli ailesi bu konuda çaresiz ve yalnız kalmaktadır.
Niye mi diyorsunuz?
Aile de anne ve baba da bir işte çalışıyorsa ,sorarım size bu engelli çocuğu anne kime ve nasıl bırakacaktır.
Bunun cevabını bilip cevap verebilecek birisi varsa gelsin cevabını versin?
Veremez.
Çünkü saatlik yada yarım gün hizmet veren rehabilitasyon merkezlerine giden engellinin bakımını geri kalan zamanda ; kim ,nasıl yapacak belli değil.
Engelli kreşlerini devlet kuramaz mı?
Şimdi birileri diyecek ki “Efendim Milli Eğitim Okullarında özel eğitim sınıfları var”.
Evet var ama oraya genelde zihinsel engelli çocuklarımız gidiyor.Nerede ortopedik,görme özürlü,işitme engelli çocuklarımız.
Onlar hesapta yoklar değil mi?
Bir de yeni doğmuş bir yaşından altı yaşına kadar zaman diliminde olan engelli çocuk ve ailesi ne yapacak bir bileniniz var mı?
Anne çalışıyorsa mecburen işten çıkacak.Peki bu ailenin ekonomik sıkıntısını kim karşılayacak.
Diyelim anne çalışmıyor. Peki annenin eğitimi bu engelli çocuğunu bakımını üstlenmeye yeterli olacak mı?
Bu engelinin annesi ve babası engelliye bakabilmek için eğitimi yeterli mi?Çocuğunun öz bakımını nasıl sağlayacak?
Peki devlet kurumları bu konuda ne düşünüyor acaba?
Bununla ilgili, engelli ailesine, düzenli bir eğitim veriliyor mu?
Her zamana olduğu gibi her şey kağıt üstünde mi yapılıyor.
Birileri çıkıp “efendim biz engelli yasası çıkardık,herkese bakım parası veriyoruz ya “diyecekler.
Bunu Türkçesi nedir biliyor musunuz.?”Biz size para veriyoruz.Bu parayla ne yaparsınız yapın. Kendi başınızın çaresine bakınız. Kendi göbeğinizi kendiniz kesiniz.” demektir.
Sizler” Engelliler evden çıkmasın,okumasın; şimdiye kadar nasıl devam ediyorsa ,öyle devam etsin.” diyorsunuz.
Hayır biz yaşamak istiyoruz insanca,ayağımızda görünmeyen prangalarla değil.
Sosyal devleti arıyoruz,para devletini değil.
İktidarıyla, muhalefetiyle, tüm milletvekilleri geliniz sosyal kısmı boşaltılmaya çalışılan sosyal güvenlik yasası meclisteyken engelliler ve aileleri ilgili gerekli düzenlemeleri yapalım ne dersiniz.
Haftaya aynı konuya devam etmek üzere.
TEPKİSİZ TOPLUM ETKİSİZ TOPLUMDUR.

AİLELER VE ENGELLİLER(3)
Hepinize günaydın dostlar.Bildiğiniz üzere üç haftadır engelli ailelerin yaşadığı sorunları burada irdelemeye ve sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.
Geçtiğimiz haftalar da engellinin doğduğu andan itibaren ailesinin yaşadığı sorunları,0-6 yaş grubunda engellinin kreş sorununun,evdeki eğitimini ,çalışan annenin ve babanın sorunlarına değinmiştik.
Hayat devam ediyor.Her canlı gibi çocuklar da büyüyor.Okul çağı gelir.Ama engelli çocuğu olan ailelerin sorunu bir kat daha artar.
Engelli çocuğunu nasıl ve hangi koşullarda okula yollayacağı kaygısına kapılır. Çünkü bulunduğu çevrede çocuğunu koşullarına uygun okul olup olmadığı şüphelidir. Ortopedik,görme,işitme ,zihinsel engelli gruplarının koşullarına uygun eğitim kurumlarının yaşadığı şehir de olup olmadığı bile başlı başına bir sorundur.Yaşadığı yerde okul yoksa çocuğunu okula yollaması zora girmektedir.Çünkü ya ekonomik yönden yada manevi yönden zorlanmaktadır.
Tüm bu sorunları yaşarken yanında devleti görememektedir.Çünkü yalnızdır.Danışmanlık yapacak olan eğitimli kişilerin sayısı azdır.Her yere yetişememektedir.
Ortopedik engellilere uygun mimarisi yeterli okullar bir ikiyi geçmez.Ya çocuğunu sırtında taşıyarak sınıfına çıkaracak ya da okula yolamayacaktır.Ben engelli çocuğunu okutmak isteyen ama yukarıda bahsettiğim sorundan dolayı zorluklar yaşayan ailelerle çok karşılaştım.Ebeveynin okul müdürüne “Çocuğunun sınıfının alt katlara(giriş) katına alınmasını” söylediği; zaman “Sınıfı değiştiremeyeceğini, okulun düzenini bozamayacağını” söyleyebiliyor.
Tabi canım öğrenci okumazsa, okumasın yeter ki okul düzenli olsun.
Teknolojik olarak çok ilerde olduğumuzu söylüyoruz. Ama ne hikmetse asansör dediğimiz teknoloji ürününü koymuyoruz okullarımıza?
En lüks alışveriş merkezlerimiz de ,lüks binalarda bakanlıklar da var ya,eğitim kurumların da olmasa da olur.Eğitim kurumlarına ne gerek var ,sonra maliyet artar değil mi?
Okullarımızın girişlerinde devasa merdivenler var biliyorsunuz; görme,ortopedik engelliler merdivenden çıksın diyorlar.Rampaya ne gerek var.
Görme engellilere uygun eğitim elemanları belli merkezlerin dışında yok.İşitme engellilerin eğitimini verecek uzmanlar sayıca yetersiz ve belli yerler de toplanmıştır.
Bu kısaca bahsettiğimiz bu ve buna benzer sorunlarla engelli ve aileleri boğuşmaktadır.
Engelli çocuğunu nasıl okula ulaştıracaktır,ekonomik yönden yetersizse nasıl okutacaktır.?Eğer okul bulunduğu şehirden uzaksa nasıl yollayacaktır ve takip edecektir.?
Devlet sosyal devletim diyorsa;
a-Engellilerin eğitim durumlarını tespit birebir yapmalıdır.
b-Engellilerin eğitimini tam parasız ve yatılı okullar da,başların da doktorun hemşiresinin ,sosyal hizmet uzmanı ,psikologun ,özel eğitim uzmanın olduğu,görme ,işitme ortopedik özürlülerin,zihinsel engellilerin ve engelli olmayan çocukların olduğu karma eğitim kurumları şehirler de açmalıdır.
Böyle olduğu zaman engelli ailesi çocuğunun ilköğretim,lise eğitimini nasıl alacağını düşünmez.Hayatındaki en önemli sorunların birisi olan çocuğunun eğitimini çözmüş olur.
Böylelikle engelli de toplumda eğitim olan tek başına yaşayabilen iş kurabilen ya da çalışabilen bireyler olur.
Toplumda bir yeri olur.
Yoksa devletin kapısında bekleyen konumuna sokulmaz.
Sosyal devlet zahmetsiz para dağıtmakla değil, vatandaşının geleceğini düşünmekle olur.
Vatandaşını kul gibi görüp kapısında bekletip para vererek değil.
Engellisine,düşkününe,işsizine gelecek hazırlayarak olur.
Yılların emeğiyle kurulmuş olan devlet kurumlarını fabrikaları özelleştirme adı altında haraç mezat yabancı sermaye gelsin diyerek bedava denecek kadar bir fiyata satarak toplumun kaynakları yok edilerek değil?
Çünkü bu vatan,bu ülke bizim.
Sahip çıkmalıyız.
Sahip çıkmalıyız ki geleceğimiz olan çocuklarımızı kurtaralım.
Bunları niye diyorum çünkü devlet sosyal devlet olmaktan giderek uzaklaşıyor.
Yakın zaman Soysal Güvenlik(Görevsizlik) Yasası iktidar oylarıyla geçti.
Eğer en küçük topluluk aile ise ve nasıl sahip çıkıyorsak,yıpratılmaya çalışılan devletin kurumlarına sahip çıkarak, kendimize sahip çıkmalıyız.
Bu kadar olumsuzluklar arasında geçtiğimiz günlerde Atatürk Caddesinde gezerken gözümü bir farklılık ilişti.Bu farklılık neydi biliyor musunuz?
E-tv. yanında yeni acılan Starbucks Coffee markalı bir kafeteryaya uğradım.Bu kafeteryanın öbürlerinden benim için en önemli farkı engelliler için rampaların ölçülere uygun yapılmış olması idi.
Bu ufacık farkı bize yarattıkları için işletme sahiplerine tüm engelliler adına teşekkür ederim.
Burada sözlerimi bitirirken size mutlu günler dilerim.
TEPKİSİZ TOPLUM ETKİSİZ TOPLUMDUR!